Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP) ve Emekçi Halkın İlerici Partisi (AKEL) heyetleri, 25 Şubat Perşembe saat 11:00’de AKEL Genel Merkezi’nde görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede, Kıbrıs sorunu, müzakere süreci, son siyasi gelişmeler ve iki parti arasındaki ilişkiler değerlendirildi. Görüşme sonrası BKP Genel Başkanı İzzet İzcan ve AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianou ortak basın toplantısı düzenledi.
AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianou basın toplantısında yaptığı konuşmada, BKP heyeti ile çok yararlı bir görüşme yaptıklarını, müzakere süreci ile ilgili çeşitli konuları ve edindikleri bigileri değerlendirdiklerini belirterek şu şekilde devam etti:
“Yaptığımız değerlendirmede gerçekleştirilen müzakerelerde ilerleme kaydedildiğini, ancak halen çözüme ulaştırılamamış, açık, sonuçlandırılamamış zor meselelerin olduğunu ve önümüzde Kıbrıs sorununun çözümüne ulaşabilmemiz için daha çok yol olduğu değerlendirmesine vardık. Kıbrıs sorununun çözümü için bu zor konuların çözüme kavuşturulması gerektiği görüşünü paylaştık. AKEL açısından Kıbrıs sorunun çözümü büyük öncelikli konudur. Çok yüksek öncelikli bir konudur. Ancak, bu demek değildir ki biz Kıbrıs sorununda herhangi bir çözümü kabul edeceğiz. Bunu bütün çevrelere yönelik olarak, bütün istikametlere yönelik olarak, çok net bir şekilde ifade etmek istiyorum. AKEL olarak ne olursa olsun herhangi bir çözümü kabul etmemiz söz konusu olamaz. AKEL temel çözüm ilkelerine sadık ve bağlı olmaya devam edecektir. Bu ilkeler uluslararası hukuk tarafından, AB’nin üzerinde kurulduğu temel ilkeler tarafından, BM kararları ve iki toplum arasında varılan doruk anlaşmaları çerçevesinde belirlenmiş olan ilkelerdir. Kıbrıs sorununda çözüme ulaşılabilmesi için bu çerçeve içerisnde her tür çabayı ortaya koymakta kararlıyız. Bu somut çerçeve dışında, bazı şeyleri öne sürebileceklerini sananlar bizi karşılarında bulacaklarını bilmelidirler. Gerçekleştirdiğimiz görüşme esnasında, Türkiye ile Kıbrıs Türk liderliği arasında adaya getirilen su hakkında görüşmeler yapıldığı konusunda bilgilendirildik. Şunu belirtmek istiyorum ki bu görüşmelerin üzerinde yapıldığı zemin, su anlaşması diye adlandırılan görüşmelerin üzerinde yapıldığı zemin, kabul edilemez bir zemindir. Ve şunuda belirtmek gerekiyor ki Kıbrıs Türk toplumu ile Türkiye arasında böylesi bir anlaşmaya varılmaya çabası uluslararası hukukla çatışmaktadır. Şunuda net bir şekilde belirtmek istiyorum ki, Türkiye tarafında yaratılması hedeflenen oldu bittileri AKEL’in kabul etmesi söz konusu olamaz. BKP delegasyonu ile yaptığımız görüşmede, hemfikir olduğumuz bir konuda şu, çözüm yönündeki çabalarımızı iki parti olarak yoğunlaştırmalıyız. Çünkü zaman geçtikçe çözüm olanakları zorlaşmaktadır. Ancak şunu tekrar ediyorum. Bizim çözüme ulaşma yönündeki güçlü arzumuz, hergangi bir kötü çözümü kabul edeceğimiz anlamına kesinlikle gelmez”.
BKP Genel Başkanı İzzet İzcan’da yaptığı konuşmada, yararlı bir görüşme yaptıklarını belirterek konuşmasına şöyle devam etti:
“Görüşmelerin hangi aşamada olduğunu değerlendirdik. Önümüzdeki zorluklarıda konuştuk. Daha gidilmesi gereken yol var çözülmesi gereken ciddi meseleler var. Burada önemli olan bu çözümlerin Kıbrıs halkının tümünün menfaat ve çıkarlarına göre yapılmasıdır. Zaman önemlidir ama süratle ilerliyor. Öyle görülüyor ki limit yoktur ancak bu yılın sonuna kadar birşey başaramazsak, ondan sonra işler çok daha zor olacak. Mülkiyet konusunda, toprak konusunda, harita konusunda ve güvenlik meselelerinde daha zorluklar ortada durmaktadır. Bulunacak anlaşmada Kıbrıs halkının temel insan haklarına saygılı olunmalı. AB müktesebatına uygun olmalıdır. Ve dış güçlerin değil Kıbrıs halkının çıkarları korunmalıdır. Her iki lideri de bunları dikkate almaya çağırıyoruz. Son dönemde Ankara’daki AKP hükümetinin, başta Sn Erdoğan olmak üzere, Kıbrıs’ın kuzeyine yönelik, Kıbrıslı Türkleri baskı altına alarak zorla kabul ettirmeye çalıştıkları oldu bittileri, kabul etmiyoruz. Güzelyurt konusunda söylenenler, iade etmeyin demeleri doğru değildir. Nüfus konunda bir yakınlaşma olduğu, sayıların, rakamların verildiği bilinmesine rağmen, ısrarla on bin yeni vatandaşlık verilmesini istemeleri doğru değildir. Ve en önemlisi su meselesinde, Türkiye’den su satın alınmasına biz karşı değiliz. İhtiyacımız varsa parasını verip suyu satın alırız. Ancak yaşanan bu değildir. Su satışı gerekçe gösterilerek, kuzeydeki bütün yeraltı, yerüstü su kaynakları ve su yönetimi Ankara’dan gelecek özel bir şirkete verilmek istenmektedir. Aylar var bunun kavgası yapılmaktadır. Hükümete zorla böyle bir anlaşma imzalatmak istenmektedir. Yaptırım uygulanmaktadır. Ve bunun karşısında da Kıbrıs Türk demokrati kamuoyu örgütlenerek mücadele başlatmıştır. Bu basit bir olay değildir. Yaşanan Ankara’nın, Kıbrıs’ın kaynaklarını, doğasını ve öz varlıklarını tamamen ele geçirmeye yönelik davranışlardır. Hem çözüm istediğini söyleyecen, yarın, en erken zamanda sistediğini söyleyecek. Hem de çözümü zorlaştıracak, imkansız kılacak politikaları dayatacan. Bu samimiyetsizliktir. Ve bunu herkesin bilmesi lazım. Çözümü engelleyecek girişimler nerden isterse gelsin bütün Kıbrıslılar buna karşı koymamız lazım. Bügün işte bunları konuştuk. Bundan sonraki süreçte birlikte hareket etmeyi kararlaştırdık. Çünkü çözüm yönünde atılacak adımlarda her iki liderede yardımcı olmak istiyoruz. Bir tek kırmızı çizgimiz var. O da bu çözüm Kıbrıs halkına hizmet edecek, yabancılara değil”.